14 Kasım 2012

Erdoğan-BDP ile kavga mı ediyor? Yoksa...


                      ERDOĞAN -BDP İLE KAVGA MI EDİYOR?YOKSA
    Tayyip Erdoğan son günlerde BDP ile gerginliği öne çıkarmaya özel bir önem veriyor. O bağırıp çağırırken Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Adalet Bakanı Sadullah Ergin, BDP’lilerle masada pazarlıklar yapıyor. Hatta geçtiğimiz günlerde AKP TBMM Grup Başkanvekili, BDP’lilerle TBMM’de bizzat Başbakan Erdoğan’ın makam odasında görüştü. Neden Erdoğan’ın odasının tercih edildiği anlaşılamadı. “Orası dinlemeler için güvenli, konuşulanlar duyulsun istenmedi” görüşü öne çıktı.
Erdoğan bir taraftan açlık grevlerindeki talepler için talimatlar veriyor. Adalet Bakanı’na “ana dilde savunma için hazırlık yap“ diyor. Başbakan Yardımcısı Arınç, “taleplerden ikisi tamam, üçüncüsü tartışılabilir“ açıklaması yapıyor. PKK’nın temel isteklerinden olan ve Oslo’da PKK-Hükümet müzakerelerinde söz verilen özerkliğin önünü açacak, “Eyalet yasası” için AKP grubunda sıkıyönetim ilan ediyor. Ayrılıkları gidermek için Kızılcahamam toplantısı yapıyor.
     Diğer taraftan, “BDP’lilere meydan okuduğu” havası yayıyor.
Birçok milletvekili Erdoğan-BDP-PKK atışmasının danışıklı dövüş olduğu görüşünde. Bu tartışmalar tırmandırılarak, hem PKK’nın isteklerinin karşılanması kamuoyundan gizleniyor, hem de “29 Ekim Büyük     
Cumhuriyet Buluşması”, “10 Kasım’da milyonların ayağa kalkışı” unutturulmaya çalışılıyor. Klasik bir gladyo yöntemi.
                                                                                                                 İsmet ÖZÇELİK


28 Ekim 2012

HANGİ MHP?

        HANGİ MHP?
      MHP Milletvekili Özcan Yeniçeri de Büyük Cumhuriyet Buluşmasına yasağa sert tepki gösterdi.
     
      Yeniçeri şunları söyledi:" Cumhuriyet kutlamalarını yasaklamak bölücülüktür.Kendilerine TÜRK demekten korkanlar Cumhuriyet kutlamalarını yasaklamaya kalkıyorlar.PKK gösterilerine ses çıkarmayan AKP, Cumhuriyet kutlamalarına tahammül edemiyor.Yasaklamaya kalkıyor.Bunu kabul etmek mümkün değil.İktidarın bu konuda karar verici unsurlarının kararlarını gözden geçirmeleri gerekiyor.Yoksa tarih onları gözden geçirecektir.Cumhuriyet kutlamasını yasaklamak inanılır bir iş değil."


                MHP GENEL BAŞKANI DEVLET BAHÇELİ İSE;
     AKP Genel Başkanı Tayyip erdoğanın açıklamasını destekleyen bir açıklama yapan Devlet Bahçeli MHP Milletvekillerini vede MHP tabanını şaşırtmıştır.Milletvekilleri ve tabanın tam aksi bir açıklama yaparak 'CUMHURİYET KUTLAMASININ bölücülük olduğunu söyleyen Bahçeli alınan kararın doğru olduğunıu ve o yürüyüşün yapılmaması gerektiğini açıklamıştır.'

    Sayın Bahçeli yukarıda milletvekiliniz sayın Özcan YENİÇERİ'ninde dediği gibi PKK gösterilerine ses çıkarmayan bir AKP  ve bunun yanında yine buna benzer olaylarla Ankara'da HARP OKULU ÖĞRENCİLERİNİN(geleneksel olarak yapılan) vede GAZİLERİN YÜRÜYÜŞÜNE izin verilmemiştir.

   Öncelikle belirtmek gerekir ki Ankara'da yapılacak yürüyüş gösteri yüryüşü değildir.89 yıllık bir geleneğe dayanan CUMHURİYET Bayramı kutlaması,töreni ve şenliğidir.Yasaklama kararının kauni bir dayanağı yoktur.
    CUMHURİYETİMİZİN ÇOŞKU İÇERİSİNDE KUTLANMASININ YASAKLANMASI GELDİĞİMİZ NOKTAYI GÖSTERMEKTE.ACI VE ÜZÜNTÜ VERMEKTEDİR.

'DAR BÖLGE'SEÇİM SİSTEMİ NE GETİRİYOR.

                          GÜÇ KAZANMIŞ DEMOKRASİ!!!!!!!
     AKP "daraltılmış bölge' seçim sistemi öneriyor.Baçbakan yardımcısı Bekir Bozdağ,bir bölgeden 2-3 milletvekilinin seçileceği bu sistemde "Seçmenle yüz yüze görüşme, seçmenin milletvekili ile doğrudan temas kurması daha kolaylaşmış olacak.Böylelikle demokrasimiz ayrı bir güç kazanmış olacak" diyor.
    Oyunu koruyamayacağını anlayan AKP'nin gerçek amacı,mevcut oyu ile daha çok milletvekili çıkarmaktır.
    Somutlarsak, şu anki seçim sisteminde Konya'dan 14 milletvekili seçilmiştir.Bunlardan 11'i AKP,2'si MHP,1'i CHP Milletvekilidir.
   Planlandığı gibi Konya, her birin den 2 milletvekilinin seçileceği 7 bölgeye ayıracak olursak AKP, oyu hiç artmasa bile 14 milletvekilinin 14 'ünü de kazanacaktır.
   2011 seçimlerinde Konya da kullanılan geçerli oy sayısı 1.159.940 tır.Bunun belirlenecek 7 bölgeye eşit olarak dağıldığını varsayarsak,her bölgeden 165.706 geçerli oy kullanmış olacaktır.Partilerin Konya genelinde aldıkları oyları, yine 7 bölgeye eşit olarak dağıttığımızda ortaya çıkan tablo şudur.
     AKP:807.409/7=115.344
     MHP:152.346/7=21.764
     CHP:118.577/7=16.940
     Bu durumda, %69.61  %100' e tekabül etmiş olacak,her birinden 2'şer milletvekili seçilmiş olacak;böylelikle hepsinde AKP 2 şer milletveili kazanacak,böylelikle 14 milletvekilinin 14 'ünüde AKP kazanmış olacak.
    Bunu ülke genelinde uguladığımızda,AKP 2011 seimlerinde aldığı oyla parlamentonon en az 4 te 3 nü  ele gecirecek, zayıf muhalafet partisininde yer aldığı iki partili meclis oluşturmuş olacaktır..
    İŞTE bekir bozdağ'ın  'GÜÇ KAZANMIŞ DEMOKRASİ' DİYE YUTTURMAYA ÇALIŞTIĞI TABLO BUDUR.
                                                                                                   Av.Mehmet Cengiz.

FETHULLAH GÜLEN ADINA ABD VİZESİ:

ABD'ye Fethullah Gülen Vizesi:


ABD'ye gidecek Fethullah Gülen yandaşlarına kolaylık amaçlı yeni bir vize türü eklendi.

"İstanbul Başkonsolosluğu Fethullah Gülen'i zayaret vizesi veriyor.Konsolosluk Gülen'i ziyaret edeceği gerekcesiyle vize başvurusu yapanların pasaportlarına "Visiting Fethulah Gülen Pennsylvania" yazılı damga vuruyor."


ABD Dışişleri Bakanlığı'nın ülkeye seyahat edeceklerin amacına göre,her ülke için uyguladığı resmi standart vize türleri bulunuyor.Dünyanın her tarafındaki ABD elilikleri turizim,iş,eğitim,sağlık ve geçici çalışma gibi çeşitli gerekcelerle ülkeye gelmek isteyenlere vize veriyor.

İstanbul'daki konsolosluk ABD' ye Fethullah Gülen'i ziyarete gidecek kişilere özel damga basıyor.
Herkes ABD'ye Fethullah Güleni ziyarete gidebilir,bunda sakınca yok.
Vize almak istediği başvuru formunda gerecesini,ABD'de kalacağı süre içinde adres olarak Pennsylvania'yı gösterebilir.Mülakat sırasındada konsolosluk görevlisine bunları söyleyebilir.Bundada sıkıntı yok.

Kafaları karıştıran Pasaporta Fethullah Gülen'in ismi neden basılıyor?Ben yurt dışına cıkan birisinin,ziyaret edeceği kişi yada yerin adının yazılı olduğunu hiç bir zaman görmedim.Hatta şahıs olarak hiç görmedim.Diyelimki benim ABD'de kalabalık bir 8-10 kişilik ziyaretçi listem var hepsini yazacaklarmı?

Bu uygulama ne zaman başlatıldı?Washington'dan bu konuda nasıl bir talimat verildi?Başka ülkeler içinde İSİM verilerek gercekleştirilen benzer bir uygulamavar mı?

YOKSA BU FEHULLAH GÜLEN VE ABD ARASINDA ÖZEL BİR ANLAŞMAMI?









24 Ekim 2012

29 EKİM SAAT 11'DE BİRİNCİ MECLİSİN ÖNÜNDEYİZ

Bu ülkede bazı “vali”ler var ki; cumhuriyet düşmanı Said Nursi mezarından kalkabilse, neredeyse ayaklarının altına gül yağı döküp “Isparta”ya davet edecekler!..

Bu ülkede bazı “vali”ler var ki; Atatürk karşıtı Said Nursi’nin “Van”a üniversite hayalini gerçekleştirmek için delicesine çırpınacaklar!..
Bu ülkede cumhuriyet karşıtı bazı “vali”ler var ki; hükümet konağındaki T.C. harflerini düşürmek için “Denizli” horozu gibi gagalarını savuracaklar!..
Ve bu ülkede bazı “vali”ler var ki; yüz binlerce yurttaşın cumhuriyetin başkenti “Ankara”da yaşayacağı Cumhuriyet coşkusunu engellemeye kalkışacaklar!.. Vah ki ne vahh!..
Türkiye’nin özellikle son bir yıl içinde ne hale getirildiğine bakar mısınız; 23 Nisan ve 19 Mayıs’tan sonra Cumhurun, Cumhuriyeti kutlaması bile yasaklanabiliyor!.. Binlerce kez “Vah ki ne vah!..”
Muhalefet partileri başlarını kuma gömdüğü için hükümet işte bu kadar pervasız olabiliyor!.. Evet, ne yazık ki böyle!..
Ancak AKP iktidarı ne yaparsa yapsın yüz binlerce yurttaş 29 Ekim saat 11.00’de; “Vatan ve Cumhuriyet İçin Halk Buluşması”nda, Ankara Ulus’ta, Birinci Meclis önünde olacak...
Çünkü ADD ve TGB gibi düzenleyici kuruluşlar, kutlamalardan kesinlikle geri adım atmayacaklarını ilan ettiler...
Ben de cumhuriyetin bir yurttaşı olarak bayramımı kutlamak için 29 Ekim sabahı Ankara’da olacağım... Cumhuriyet Bayramı gibi bir onur gününün yasaklanamayacağı düşüncesiyle...
          ATATÜRK DEVRİMİNİ SAVUNMAK İÇİN HEP BİRLİKTE
                M.FARAÇ

24 Eylül 2012

İSMET ÖZÇELİK/ 'Özkök son görevini de yaptı, AKP’ye kalkan oldu'


Eski Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök, gazetelerde “Balyoz davasında”silah arkadaşlarına (!) verilen cezaları yorumlamış.


“Evet cezalar ağır ama yapacak bir şey yok! Çünkü kanunlar böyle diyor. Bildiğim kadarıyla yargıçlar ya müebbet, ya da beraat verecekti. Müebbet vermek istemediler. Ee beraat de veremeyeceklerine göre mecburen ortasını buldular. 20 yılı 13-14 yıla indirme şansları olmadığından ceza 20 yıl oldu” demiş.

“Yargılama adil olmadı diyenler var. Siz ne düşünüyorsunuz?” sorusunu da, "Ben böyle bir şey diyemem. Çünkü hukukçu değilim. Ama bir vatandaş olarak gözlemime göre mahkeme heyeti bu davada titiz davrandı. Tanıklar dinlendi. Bilirkişi gereğini yaptı. O nedenle 'adil yargılama olmadı’ diyemem" yanıtını vermiş.

Yani Özkök, mahkeme kararına tam destek vermiş.

Kıdemli bir gazeteci dostuma “Özkök’ün gazetelerdeki açıklamalarına ne diyorsun?”diye sordum, “Özkök son görevini de yaptı, Özel Görevli Mahkemelere ve AKP’ye kalkan oldu” karşılığını verdi.

Tecrübe bu olsa gerek, her şeyi özetleyiverdi.



HİLMİ ÖZKÖK BAŞINDAN BERİ TERTİPLERİN İCİNDE:

Silah arkadaşlarını arkadan hançerledi. Olmayan bir darbenin kurgusu, onun yardımıyla oluşturuldu. 1. Ordu’daki Plan Semineri’nin ses kasetlerinin tertip merkezine gidişinin aracısı. ABD’nin Savunma Bakan Yardımcısı’nın isteğiyle hiçbir sıfatı olmayan Tayyip Erdoğan’ı Genelkurmay karargahında kabul etti

Talabani’ye selam durdu, çuvala ses çıkarmadı. “Milli egemenlik bitti” dedi, Türk Ordusu’nun BOP’ta görev üstlenmesini savundu. 2002 Amerikan darbesi, TSK’nın en üst komutanlığına onun getirilmesiyle kotarıldı. ABD’nin Irak işgaline, 1 Mart tezkeresine destek verdi, Annan planını savundu, Denktaş’ın tasfiyesi operasyonunda başrol oynadı.

Tuncay Güney’e borçlu

Hilmi Özkök, Türkiye Cumhuriyeti Genelkurmay Başkanlığı’na oturmasını, bir anlamda Tuncay Güney’e borçlu. Ergenekon tertibini başlatan Tuncay Güney mülakatıyla oluşturulan Ergenekon şeması olmasa, dönemin Genelkurmay Başkanı Org. Hüseyin Kıvrıkoğlu’nun görev süresi uzatılacak ve Özkök Kara Kuvvetleri Komutanlığı’ndan emekli olacaktı.

1 Mayıs 2012

1 MAYIS

1 Mayıs 2012 İşçi Sınıfının Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü kutlamaları emeğin kazanılmış haklarına yönelik yeni saldırıların gündeme geldiği bir dönemde gerçekleşmektedir.


Bir yanda kıdem tazminatının kademeli olarak kaldırılması, Özel İstihdam Büroları’nın kölelik büroları haline getirilmesi, bölgesel asgari ücret uygulaması ile asgari ücretin düşürülmesi, taşeronluğun, esnekliğin güvencesiz ve kuralsız çalışmanın “Ulusal İstihdam Stratejisi” adı altında yaygınlaştırılması hesapları yapılırken, diğer yandan grev yasaklarında ısrar eden, işçi sınıfının önüne konulan barajları koruyan, yasakçı bir sendikalar yasası biz emekçilere dayatılmaktadır.

Bu dayatmalarla örgütsüz, güvencesiz, korumasız ve güvenliksiz bırakılan işyerlerinde üst üste yaşanan iş yeri cinayetlerinde büyük artış yaşanmakta, milyonlarca işçi ise ölümün kucağında çalışma koşullarına terk edilmektedir. Hükümetin bunları önlemek için adım atması bir yana, bu cinayetlere adeta çanak tutan taşeron uygulamasının yaygınlaşmasını sağlayacak yasa değişikliğine hazırlandığı görülmektedir.

Her türlü hak alma çabasının ve mücadelesinin baskı ve şiddet ile durdurulmak istendiği, hapishanelerdeki tecrit uygulamalarının devam ettiği, kentsel dönüşüm adı altında kentlerimizin yağmalandığı, kâr uğruna çevrenin talan edildiği, sağlık ve eğitim alanın ticarileştiği, kadın cinayetlerini artıran anlayışın yayıldığı, gazetecilerin, sendikacıların tutuklandığı, zorun ve baskının hâkim olduğu, ülkenin Kanun Hükmünde Kararnamelerle yönetildiği bir devlet yönetiminin izlerini hissetmekteyiz.

İnsanın insanı sömürmediği; hiçbir halkın dil, din, kültür farklılıkları nedeniyle baskı görmediği; insanların açılıktan ölmediği; çocukların savaşlar sonucunda anasız babasız kalmadığı; milyonların işsizliğe, açlığa, sefalete ve güvencesizliğe mahkum edilmediği; ABD ile ekonomik- siyasi-askeri her türlü bağımlılık ilişkisinin son bulduğu, NATO’dan çıkılarak başta kürecik olmak üzere tüm üslerin kapatıldığı, doğanın talan edilmediği; doğal afetlerde insanlarımızın ölmemesi için önlemlerin alındığı; Türkiye de, Ortadoğu’da ve bütün dünyada barışın, kardeşliğin, güvenceli yaşamın, adaletin ve dayanışmanın hüküm sürdüğü bir gelecek yaratmak için mücadelemize kararlılıkla, azimle, inançla devam etmeliyiz.

Türkiye’de emek, barış, eşitlik ve özgürlük uğruna yaşamını yitirmiş olan yurttşlarımızı sevgi ve rahmetle anıyor, aldığımız mücadele bayrağını daha da yükseklere çekeceğimize söz veriyoruz.

                                  1 MAYIS KUTLU OLSUN

2 Şubat 2012

GENÇLİĞE HİTABE KALKIYOR
      Milli Eğitim Bakanlığı Özel Eğitim Kurumları Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan yeni düzenlemeyi,Bakanlık,Kanun Hükmünde Kararname ile Teşkilat Yasasın'dan çıkartıyor.
     Eski yasada özel okulların amaçları arasında yer alan;"Öğrencileri Atatürk inkılap ve ilkelerine ve Anayasada ifadesi bulunan Atatürk Milliyetçiliğine bağlı; Türk Milleti'nin milli,ahlaki,insani,manevi ve kültürel değerlerini benimseyen, Laik ve sosyal bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyetine karşı görev ve sorumluluklarını bilen ve bunları davranış haline getirmiş yurttaşlar olarak yetiştirmektir"ifadesi çıkartıldı.
    Taslakta bu ifadelerle birlikte Özel ortaöğretim okullarındaki Atatürk köşelerinden Atatürk'ün Gençliğe Hitabesinin kaldırılmasını öngörüyor.
     Mevcut yönetmelikte özel ortaöğretim okullarında Atatürk köşesinin zeminden yüksek olarak,Atatürk büstü veya maskının konulması,fotoğrafı,Türk Bayrağı,İstiklal Marşı ve Atatürk'ün Gençliğe Hitabesi'nin uygun biçimde asılmasına ilişkin hükümler bulunurken,taslakta bu hükümlerin tamamı çıkarılmış durumda.
   29 Ekim Cumhuriyet Bayramı ve 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı'nın iptalinnden sonra yapmak istediği bu uygulamaylada açıkça görülüyor.AKP Hükümeti Laik Türkiye Cumhuriyeti'nin temel ilkelerinin dayanağı olan,Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü gençlerin tanımasını engelleyerek yoz bir gençliğin yetişmesini sağlamak istediğini artık gizli değil açık olarak uygulamaya koymaya başlamıştır.
   Bu uygulamaları kınıyor,bu değişimlerin kolay olmayacağını tekrar belirtmek istiyorum.
                                                     
                SAYGILARIMLA.
     

13 Ocak 2012

19 MAYIS

                               19 MAYIS KUTLAMALARYLA İLGİLİ GENELGE


  19 Mayıs kutlamalarıyla ilgili genelgenin, "Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer ve yönetiminin, Cumhuriyet rejimi ve Ulu Önder Atatürk'e olan düşmanlığını bir kez daha ortaya koymuştur.

"Temel görevi AKP hükümetinin gerçek amaçlarını uygulamak ve şeriata geçiş politikalarını adım adım uygulamak olan, Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer'in Atatürk karşıtlığı artık kontrolden çıkmış bulunuyor. Şehit Cenazeleri bahane edilerek, Cumhuriyet Bayramı kutlamalarının iptal edilmesi, 2012-2013 öğretim yılından itibaren ilköğretimde Arapça derslerinin konulması,  şimdi de 19 Mayıs Atatürk'ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı kutlamalarının kaldırılacak olması, Cumhuriyeti ve Atatürk'ü okullardan tasfiye etmek isteyen AKP ve Milli Eğitim Bakanının gerçek niyetlerinin Atatürk ve Cumhuriyet'ten rövanş alma duygusu olduğunu iyice açığa çıktığını göstermektedir.

Bu genelgenin Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliğinin başkanlığında 11 Ocak 2012'de Başbakanlık, Genelkurmay Başkanlığı, Dışişleri Bakanlığı, Gençlik ve Spor Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığı temsilcileri ile toplantı yapılarak alınması ülkemizin içinde bulunduğu durumun vahametini açıkça ortaya koymaktadır."





19 MAYIS

                      19 MAYIS


Memleketin kadrolu protestocuları yine ayakta...


Vay efendim 19 Mayıs Atatürk’ü anma günüymüş...

Statlarda kutlanması nasıl yasaklanırmış?


Yahu adama sorarlar:

Vaktiyle Türkiye Büyük Millet Meclisi başkanlığı görevinde bulunan

bir siyasetçi 10 Kasım günü “Ölenle ölünmez” dediğinde...

Milletin vekilleri “10 Kasım’da yas tutmak çok anlamsız”

imalarında bulunduğunda...


10 Kasım’da “Niye yas tutuyorsunuz?” diyenler 29 Ekim’de

“Niye yas tutmuyorsunuz?” diye kutlamaları iptal edip

Cumhuriyet Bayramı’na Rio Karnavalı muamelesi yaptığında...


Daha birkaç hafta önce 35 vatandaşımızın acıları içimizde taptazeyken

havai fişeklerle yılbaşı kutlandığında...

Sırf “asker kutlamasın” diye 30 Ağustos resepsiyonu iptal edildiğinde...

Atatürk’ün kurduğu bir kurumun yönetimine

“Bana Atatürkçü denmesini kendime hakaret sayarım”

diyen biri atandığında...

Aklınız neredeydi?


Yaşadığı yüzyılın en büyük dehası kabul edilen

Mustafa Kemal’e kendi kurduğu cumhuriyetin evlatları tarafından

edilmedik hakaret bırakılmadığında aklınız neredeydi?


Atatürkçülük bahanesiyle Türkiye darbeler diyarına çevrilirken

aklınız neredeydi?


Açtırma kutuyu söyletme kötüyü Türkiye’m...

Çevrenizdeki gençlere sorun bir bakalım...

Ne diyorlar?

Şu Serdar Ortaç kuşağında 19 Mayıs’ın statlarda kutlanmasının

yasaklanmasına üzülen bir tane ‘genç’ bulursanız getirin elini öpücem.


Ne koymuş ne arıyorsun Türkiye’m...

Hangi 19 Mayıs? Ne gençliği?  
 
 
                                                           C.Tolga Işık