AKP iktidarı siyasi hedeflerine ulaşabilmek için her türlü siyasi tezgahı uygulayabilmek için adeta şeytanla yarışmaktadır. Yapılan her genel ve yerel seçim öncesi siyaseti ahlak temelinde değil,yalan üzerine bina ederek seçim propagandası yapmaktadırlar ve kitleyi kandırarak koltukta kalmayı başarmaktadırlar.
Özellikle 22 Temmuz 2007 genel seçimleri ve 29 Mart 2009 yerel seçimleri öncesi bugüne kadar Türk siyasi tarihinde görülmemiş siyasi sahtekarlıklar AKP tarafından büyük bir iştahla uygulanmıştır. Şimdi de 12 Eylül 2010 tarihinde yapılacak referandum için aynı taktikler uygulanmaya başlanmıştır.
AKP ahlaki,vicdani hiçbir ölçüyü kabul etmeden kendi karşısında yer alan muhalefeti etkisiz hale getirmeye ve sindirmeye çalışmaktadır.Yeter ki, kendi hedeflerine ulaşsınlar .
Ne Allah,kitap,peygamber,ne de hukuk düzeninin bir ölçüsünü tanıyorlar.Türk devlet yapısını babalarının çiftliği haline getirdiler.Devletin gücünü kullanarak ele geçirdikleri yada sıfırdan kurdukları medya organları ile toplumun zihnini zehirli sarmaşık gibi sardılar.Öyle bir kirli propaganda seferberliği başlattılar ki,halk doğruyu yanlıştan ayırt etmeye zorlanmaktadır.
12 Eylül 2010 tarihinde yapılacak referandumda "Evet" çıkarmak için yalan ve iftira pompalayarak adeta insanların akıl ve sabır sınırlarını zorlamaktadırlar.AKP her zaman yaptığı gibi sanal kutuplaştırma senaryolarını devreye koyarak "Ya onlarla,ya benimlesin" gibi psikolojik bir tercihe zorluyor.
Bakıyorsunuz siyasi manada menfaatlerini korumak ve yaşatmak için MHP-CHP birlikteliğinden yeri geliyor MHP-CHP-BDP birlikteliğinden bahsederek halkı yine aldatma ve kandırma yoluna gidiyorlar.
PKK'nın partisi BDP bugüne kadar aldığı tavizlerin fazlasını istemek adına "Boykot" kararı aldığını duyuruyor.
Aslında BDP'nin "Boykot" kararı aldık" demesi de AKP ile anlaşmalı yapılmış bir yalanıdır.Çünkü BDP "Hayır" vereceğiz" demiyor."Hayır"vereceğiz" dese AKP o bölgede büyük bir sıkıntı yaşar.
BDP Diyarbakır İl Başkanı Nijad Yaruk'un "Biz AKP'yle, Başbakan Erdoğan'la, temsilcileri ile kurmaylarıyla tahmin ettiğinizin ötesinde görüşmeler yaptık. Referandum paketi öncesinde de bize söylenen şuydu; 'Biz sizinle asla aynı karede görünmeyeceğiz. Bize destek verebilirsiniz ama gizli destek vereceksiniz' demişlerdi. Buyurun kendilerine sorun böyle olmadığını iddia etsinler" şeklindeki konuşmasını bu açıdan değerlendirmek siyasetin arka planını görmenize yardımcı olacaktır.
"KÜRDİSTAN'I KURMAK İÇİN "EVET"
Bu referandum da "evet" çıkması HSYK'nın yapısı, Anayasa Mahkemesi'nin görev ve yetkilerini değiştirerek,yargıyı kendi ellerine gecirmek istemektedirler. Bunlar büyük tehditler ama esas tehdidin yanında hiçbirşeydir. Esas tehdit FEDERASYON olma tehdidir. Bugün sorun Türkiye'nin etnik ve mezhep temelli bir federasyon halini almasıdır. Buna Fener Kilisesi'nin ekümeniklik fantazisini ve buna bağlı olarak Vatikan'la sanki devletmiş gibi imzaladığı "Ravena Sözleşmesi"ni de eklersek sorun kabak gibi karşımıza çıkar. 12 Eylül Referandumu ilk aşamadır, esas sorun referandumdan güçlü bir "evet" çıkması halinde ortaya çıkacaktır. Türkiye işte o zaman Tayyip Erdoğan'ın da dediği gibi "kapsamlı bir anayasa çalışmasına girecektir ve bu çalışma geniş tabanlı olacaktır."

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder